Sonbahar, Karadeniz kadar dalgalı ve çetin hayatlar yaşamış olanların hikayesi...
Hayata Dönüş Operasyonu'ndan görüntülerle başlıyor Sonbahar.
Bu görüntüler sonrası film izleyiciyi yürek burkan bir hikâyeyle karşılaşmaya hazırlanıyor bir nevi. Gerçekçi bir yakın tarih eleştirisi olan film, dönemin acımasızlığını ve kişiler üzerindeki olumsuz etkisini Yusuf üzerinden anlatmayı seçmiş. Sosyalizm aşkıyla hapse giren, cezaevinde F tipi protestolarına karşı, ölüm orucuna katılan Yusuf (Onur Saylak) ciğerleri iflas edince erken tahliye edilir. 10 yıl sonra döndüğü ana ocağında ablası evlenip gitmiş, babası ölmüş, geride sadece annesi kalmıştır. Yusuf bu yeni hayatına alışmaya çalışır. Ancak uyumak bile oldukça güç bir hale gelmeye başlar. Arkadaşı Mikail (Serkan Keskin) sayesinde tanıştığı hayat kadını Eka (Megi Kobaladze) ise Yusuf'un son umut ışığı olacaktır.
Karadeniz'in muhteşem doğasını kartpostal tadında yansıtan2008yapımı Sonbahar, "bir tık" daha iyi olabilirmiş sanki. Yusuf'un annesini (Raife Yenigül) başka biri oynasaymış. Bana oğlu hapisten çıkmış ve onunla ilgilenen anne duygusunu geçiremedi ne yalan söyleyeyim. Yusuf'un Eka ile olan ilişkisi de havada kalmasa ve biraz daha detaya girilseydi keşke, ama tabii bu sadece seyircinin dileği. Ben de çok iyi biliyorum ki, benim dediğim olsa filmin tadı daha da kaçardı.
Yönetmeni ve senaristi Özcan Alper olan Sonbahar, Alper'in ilk uzun metraj filmi. "Her daim düşleri peşinde koşan sabırsızlık zamanının güzel çocuklarına..." sözüyle biten filmin en çarpıcı ve beni etkileyen ise son sahnesi oldu. Aslında bu sahnenin geleceği bir şekilde bilinmekte ancak farklı bir son olması da içten içe ümit edilmekte bir nevi.
Sonbahar'da Yusuf'un hikâyesini izliyoruz ama film bize "Bakın Yusuf sadece tek bir örnek, Yusuf gibi daha kim bilir kaç kişi, kaç böyle mahvolmuş hayat var," demek istiyor. Yusuf'un gün geçtikçe solup giden yüzünde, her öksürüşünde insan biraz da parçalanıyor sanki. Daha sonradan öğrendiğime göre filmin gösterim tarihi olarak Hayata Dönüş Operasyonu'nun da tarihi olan 19 Aralık özellikle seçilmiş.
Sonbahar'da Yusuf'un hikâyesini izliyoruz ama film bize "Bakın Yusuf sadece tek bir örnek, Yusuf gibi daha kim bilir kaç kişi, kaç böyle mahvolmuş hayat var," demek istiyor. Yusuf'un gün geçtikçe solup giden yüzünde, her öksürüşünde insan biraz da parçalanıyor sanki. Daha sonradan öğrendiğime göre filmin gösterim tarihi olarak Hayata Dönüş Operasyonu'nun da tarihi olan 19 Aralık özellikle seçilmiş.
Yorum Gönder