"Aydın olmɑk için önce insɑn olmɑk lâzim. İnsɑn mukɑddesi olɑndır. İnsɑn hırlɑşmɑz, konuşur, mɑruz kɑlmɑz, seçer . Aydın kendi kɑfɑsıylɑ düşünen, kendi gönlüyle hisseden kişi. Aydını yɑpɑn; ‘uyɑnık bir şuur, tetikte bir dikkɑt ve hɑkikɑtin bütününü kucɑklɑmɑyɑ çɑlışɑn bir tecessus.." Cemil Meriç
Ana Sayfa » » Reborn

Reborn

Yazar By Tapusuz.seyyah on Salı, Kasım 25, 2014 | 12:52


Dreamfall Chapters Book One: Reborn


Oyun türü: Adventure
Çıkış tarihi: 21 Ekim 2014
Platform: PC, Mac, Unix/Linux, PS4
Firma: Red Thread Games
Artıları: Seçimlerin güzelliği ve bu seçimlerle gidişatı bizim biçimlendiriyor olmamız, harika müzikleri ve başarılı seslendirmeleri, karanlık cyberpunk havası, zaman azlığından doğru düzgün işlenemese de sağlam bir zeminden gelen dolu dolu bir hikaye, Zoë'nin günlüğü, Zoë'nin yeni ve gelişmiş sesi+aksanı (!)
Eksileri: Bug ve glitch bolluğu, tek bir bölüm olduğu için hikaye namına pek fazla bir şeyin olup bitmemesi, kafamızdaki sorulara yenilerinin eklenmesi, nispeten rahatsız kontroller, zayıf optimizasyon, oyuncuyu zorlayacak bulmaca/puzzle eksikliği, auto-save checkpoint sistemi nedeniyle istediğimiz anda save edemememiz
Metacritic eleştirmen notu: 71/10
Metacritic oyuncu notu: 8.4/10
Benim notum: 7/10 


Eğer bu blogun sıkı takipçilerindenseniz ve adventure oyunlarla da biraz ilgiliyseniz, büyük ihtimalle benim Longest Journey serisine olan düşkünlüğümü biliyorsunuzdur - evet Longest Journey diyorum çünkü hâlâ ilk oyun Longest Journey, diğerleri de onun uzantılarıymış gibi geliyor bana, insan yıllarca doğru bildiği şeyden kolay kolay vazgeçemiyor. Oysa yapımcılar artık Dreamfall'u (zamanında Longest Journey'nin devamı olarak çıkmış olmasına rağmen) apayrı bir oyun, Dreamfall Chapters'ı da onun devamı kabul ediyorlar. The Longest Journey'nin ikinci oyunu ise, ne zaman çıkacağı belli olmayan The Longest Journey Home olacakmış.

Büyük engeller ve zorlukları aşıp geldi bu oyun önümüze, Norveçli oyun firması Funcom online oyun yapmaya yönelince, oyunların yazarı Ragnar Tørnquist'in ve kendi küçük bağımısız oyun stüdyosu Red Thread Games'in yeterli bütçeyi bulamadıkları için oyunu geliştirmelerinin imkansız göründüğü, umudu nerdeyse kestiğimiz bir zaman bile oldu, ama Kickstarter ve sadık oyuncular sayesinde 1.5 milyon dolar para toplandı, Norwegian Film Institute de yardım etti ve geçmek bilmiyor gibi görünen yıllardan sonra, Dreamfall Chapters bizimle buluştu.



Umut geçen yıl, Walking Dead'in oyunuyla ilgili bir yazı yazmıştı burada. Dreamfall Chapters da aynı onun gibi, kendi içinde bütünlüklü, tek bir oyun olarak piyasa sürülmek yerine bölüm bölüm ve zaman içinde piyasaya çıkıyor. Episode yerine book sözcüğünü kullanıyor oyun stüdyosu, tek farkı bu. (Walking Dead'e bir açıdan daha benziyor Dreamfall Chapters: seçimler. Oyunun gidişatını, yolculuk boyunca karşımıza çıkan karakterleri yaptığımız seçimler, verdiğimiz kararlar belirliyor. Kilit kararlarda, oyuncuların yüzde kaçı hangi seçimi yapmış, görebiliyoruz. Seçimlerimiz minik birer detay gibi göründüğünde bile, "... bunu hatırlayacak" diye bir uyarı çıkıyor.) Bu yazıda bahsedeceğim oyun da, oynanma süresi 5 saat civarı olan, bize aslında cevaptan çok soru sunan, Dreamfall Chapters'ın ilk bölümü. Bana kalırsa bu evrene, bu uzun vadeli hikayeye hiç uymayan bir mantık, oyunu kendi içinde bölümlere ayırıp zaman içinde yayınlamak. Hele hele ilk oyun çıkalı ta 15 yıl olmuşken, ikinci oyundan sonra da biz 8 yıl beklemişken hiç tatmin etmiyor bu format. Deli gibi acıkıp, akşam yemeğe sözünüz olduğu için her türlü yiyecekten uzak durmaya, en sonunda davete gittiğinizde de tüm yemeğin lezzetli ama dişinizin kovuğuna gitmeyecek iki lokma aperatiften oluştuğunu görmeye benziyor biraz.





Oyunun konusuna gelirsek: Bilimin ve düzenin dünyası Stark ve sihrin ve kaosun dünyası Arcadia paralel olarak varlıklarını sürdürüyorlar. Bu ikiz dünyaların arasındaki denge,Guardian tarafından sağlanıyor. Kendilerine Shifter denilen çok az sayıdaki insan, dünyalar arasında geçiş yapabiliyor. Bazı insanlar ise, farklı bir şekilde seyahat edebiliyor: düşler yoluyla. Başka dünyalara rüyalarda geçiş yapıp, aynı anda iki yerde birden olabiliyorlar. Onlara ise Dreamer deniyor. Şu an, ikiz dünyalarda bilinen tek bir Dreamer var: Zoë Castillo.

İkinci oyunun sonunda komada bıraktığımız Zoë'yi bu sefer Storytime'da, WATICorp'un bir eğlence aleti olarak satışa sunduğu, fakat çok tehlikeli yollara birer kapı niteliğinde olan düş makinelerine bağlanıp da düş görerken düşenlerin geçici bir süreliğine geldiği boyutta buluyoruz. Komadaki bedeni hastanede, ama bilinci burda. Storytime'a sıkışıp kalanların uyanmasına ve bu kabusvari boyuttan kurtulmalarına yardım ediyor.

Zoë eninde sonunda gerçek dünyaya -Stark'a- çıkan yolu buluyor ve komadan uyanıyor, ama anıları Storytime'da kalıyor. Birkaç ay sonra Europolis'te farklı milletlerden, farklı kültürden insanların yaşadığı, dünyanın dört bir yanından yemeklerin satıldığı, yürürken kulağınıza binbir çeşit aksanın çalındığı, bambaşka dillerden reklam panolarına ev sahipliği Propast'ta (eski Prag) kendine bir yaşam kurmuş buluyoruz Zoë'yi. Storytime'da geçen ve bir nevi tutorial işlevi gören bölümü saymazsak, tıpkı ilk iki oyunda olduğu gibi ana karakterlerimizin gündelik hayatlarından birer kesitle başlıyor Dreamfall Chapters da. Zoë işine giderken, terapi görürken ya da erkek arkadaşına yemek götürürken onunla birlikte Propast sokaklarında geziniyor ve her taraftan konuşmalara kulak misafiri oluyoruz.

Yine ikinci oyundan aşina olduğumuz Kian Alvane'i de kontrol ediyoruz Dreamfall Chapters'da, kısacık da olsa. Son oyunun sonunda kendi adamları tarafından hainlikle suçlanıp hapse atılan Kian'ın öyküsü Arcadia'da başlıyor; hapisten kaçırıyoruz kahramanımızı. Arcadia'da hapishane dışında başka yerlerde pek gezinmiyor olmamız üzücü, ama ileride çıkacak olan oyunlarda bu dünyanın da yeniden-keşfedileceğine şüphem yok.

Longest Journey boyunca "seçilmiş kişi" olduğuna inandırılarak ordan oraya, dünyadan dünyaya koşturan, kısa zamanda çok büyük işler başaran ve her şeyin sonunda aslında bir yanlışlık olduğu, seçilmiş falan olmadığı, sadece bir yan karakter olduğu ortaya çıkan ve öylece gayesiz ortada bırakılan, Dreamfall'da ise hunharca öldürülen April'a gelince... oyun keyfinizi bozmamak için konuyu anlatmayı artık burda bitirmem gerek bence :)




İlk oyun gibi point-and-click adventure değil belki Dreamfall Chapters, ama Dreamfall'daki (son derece gereksiz ve kolay olan) aksiyon sahneleri atılmış. Puzzle'lar ise fazla basit ve doyurucu değil. Asıl vurgu oyunun hikayesinde, yaptığımız seçimler ve sonuçlarında. Oyun, öncekiler gibi diyalog ağırlıklı ve yer yer oyun oynamaktan çok interaktif film izliyor olduğunuz hissini yaşayacaksınız büyük olasılıkla. Dreamfall Chapters Unity 4 motorunu kullanıyor ve optimizasyonu pek iyi değil. Sisteminiz bir hayli iyi de olsa, FPS'yi düşürmek zorunda kalabilirsiniz. Özellikle ışıklı ortamların glitchten geçilmemesi, oyunu keyifle oynamayı zorlaştıran etkenlerden birisi. Aslında gayet basit olan puzzle'ları çözmek, arayüzün hantallığından, optimizasyonun zayıf oluşundan dolayı uzun zaman alıyor, en azından bende böyle oldu. Aslında yarım saatte geçilebilecek chapter'ları yaklaşık bir saat oynayıp geçebilmek de ara sıra sinir bozucu olabilen bir deneyim. Grafiklere ne iyi ne de kötü diyebilirim, zaten böyle bir oyunda grafiklerden çok atmosfere bakmak lazım. Ve de sanırım projenin büyük, ama oyun stüdyosunun küçük olduğunu hatırlamak lazım.

Nitekim bütün bunlara rağmen, sonuçta Longest Journey'nin üçüncü oyunundan bahsediyoruz. Kontrolleri hantal, animasyonlar ve lip sync zayıf da olsa, kısa olup da yıllar süren bekleyişimizi sadece ağzımıza bir parmak bal çalarak karşılamaya da kalkışsa, Longest Journey'nin üçüncü oyunu bu! Ancak belli bir yere kadar yerebilirim. Kötü bile olsa piyasadaki çoğu oyuna bin basar, ki kötü falan da değil, bir gıdım bile. Sadece tamamlanmamış. Bu güzel girişin ardından çok ama çok güzel bir şeyler mi gelecek, yoksa oyuncuyu tatmin etmeyecek ortalama bir şekilde mi ilerleyip bitecek hikaye, emin olamıyor insan. Belki de yapılması gereken, tüm episode'ların çıkmasını bekleyip öyle başlamak oynamaya. Benim kadar sabırsız değilseniz.

Oyunun trailerını buradan izleyebilirsiniz. Eğer ilk iki oyunu oynayalı uzun zaman geçtiği için (eh, ikinci oyun çıkalı 8 yıl olmuş) hikayeyi bölük pörçük hatırlıyorsanız, ya da ilk oyunları oynamadığınız halde buna bir şans vermek istiyorsanız ama hikayenin başını bilmediğiniz için olayların çoğunu anlamamaktan endişe ediyorsanız; oyunun firması, üç buçuk dakikalık bir video hazırlamış, şimdiye kadar neler oldu çok hızlıca geçip oyuncuya hatırlatalım şeklinde. İşte burda. Tabii bu videoda gelmiş geçmiş en şahane kadın oyun karakterlerinden biri olan April Ryan'a yer verilmemiş olması biraz içimi acıtmadı değil, ama April The Longest Journey Home ile kendi oyununa kavuşacak. Dreamfall Chapters'dan (ve sanıyorum beş bölümün kalan dördünün tümünün de tek tek yayınlanmasından) sonra piyasaya çıkacak olan, adventure oyunlarının ruhuna Dreamfall Chapters'a göre çok daha fazla sadık olacağını tahmin ettiğim, grafik tarzı olarak da ilk oyuna daha çok benzeyecek olan point-and-click bir adventure The Longest Journey Home. April'in ilk iki oyun arasında ve Dreamfall'dan da sonra başına gelenlere odaklanacak. Zoë'yi de seven ama April'a gönlünde çok farklı bir yer kaptırmış birisi olarak, bu oyunu, Dreamfall Chapters'ın diğer kitaplarından çok daha büyük bir hevesle beklemekteyim. Artık 3 yıl mı olur, 5 yıl mı olur...

Bu makaleyi paylaş :

Yorum Gönder

 
Support : Creating Website | Johny Template | Mas Template
Copyright © 2011. Tapusuz seyyah:Gezdiklerim,okuduklarım - All Rights Reserved
Template Created by Creating Website Published by Mas Template
Proudly powered by Blogger