Bundan böyle her
pazartesi kendi köşemde düzenli bir şekilde yazı yazmaya gayret edeceğim.Bugün
ne yazayım diye düşünürken gözüm eski resimlere ilişti.Bir de ne göreyim?2014
yılında yaptırdığım kütüphanenmin eski resimlerini görünce ne kadar az kitabımın
olduğunun farkına vardım.Neyseki o günler geride kaldı.Aradan 2 sene geçmiş bulunuyor
ve kitaplığımda şuanda sadece son raf boş.
Tabi bu durumda
kitaplığın ne kadar dolu olduğu değilde;kafaların ne kadar dolduğu önemli benim
için.Bu süre zarfında kendimde olumlu davranışların olduğunu gözlemliyorum.Her
şeyden önce bakış açımı yeniden revizeettim.Bagnaz,sığ,doğmatik ve kulaktan
dolma fikirlere kendimi kapattım.Kendimi aşmak istiyorsam ki,aşmak
istiyorum.Eksik ve zaaf gösteren yönlerimi tesbit edip bunlar ile sıkı bir
mücadele girmek istiyorum.Bunlardan en
önemlileri;bilgisizlik,cehalet,okumamak,sorgulamamak,düşünmemek yani eleştirel
bir bakış açısına sahip olamamak vs….
Hedefim kendimi
geliştirmek.Bunun ilk adımı olarak,bugüne değin edinmiş olduğum tüm bilgi ve
tecrübelerimi baştan aşığa revize etmek.Düşüncelerimi geliştirmek bunun yanında
var olan tüm bilgilere eleştirel bir bakış getirmek.Bu bağlamda kararımı verdim
ve korkularım ile yüzleştim.Bunun ilk aşaması zıt düşüncelere kendimi
açmak oldu.
Önceden kitaplığımda sadece sağ düşüncelere sahip yazarlara yer verirken şimdilerde sol ağırlıklı yazarlara yer verdim.Böylece ilk korkumu yenmiş oldum.Kendi görüşünden olmayan başka insanların görüşlerini okuyup,anlamak ve onlar gibi hissetmek benim düşünce dünyamı fazlasıyla etkiledi.Artık evrim geçiriyordum.Bu evrim sanıldığı kadar zor olmadı benim açımdan.Çünkü ikizler burcuna sahibim.Yani çift ruha sahibim.Okudukça ne kadar cahil ve bağnaz bir insan olduğumun farkına vardım.Yıllarca bildiğimi sandığım,önünü arkasını hiç sorgulamadığım fikirlerimle boş bir dünya kurmuşum kendime.Mühim olan durumun farkına varmak ve ona önlem almaktır.Bu bağlamda evrimin adını koymak gerekti.Evrimin adı:MÜSLÜMAN SOSYALİST.Bu akımın idolleri:Cemil Meriç,Nurettin Topçu ve Ali Şeraiti.Kendimi, bu yazarlara düşünce olarak daha yakın hissediyorum.
Çağımızın en büyük
sorunların birisi;insanlar kendi düşüncesinden olmayan insanları hemen
soyutluyor.Sağcılar solcuların düşünlerini bilmiyor okumuyor,solcularda
sağcıların düşüncelerini bilmiyor ve okumuyor.Bir gurup daha var ki,onlar
savundukları düşüncelerin bile farkında değiller.Onlar ne okur,ne düşünür nede
sorgular.Onların yaptıkları tek şey kulaktan dolma bilgiler ile sağa sola
nefretlerini bulaştırmaktır.Ben bu bakımdan kendimin çok özel bir yapıya sahip
olduğumu düşünüyorum.Çünkü ben hem sağ görüşlü yazarları hemde sol görüşlü
yazarları okuyor,anlıyor ve sorguluyorum.Yani çağımız insanlara dayatmak
istediği TEK TİP OTOMAT İNSAN modeline uymuyorum.
Değişim ilk olarak
düşüncede başlar ve sonra eyleme geçer.Sonra eylemler alışkanlılara ve en son
olarak da ete kemiğe bürünür.Okumada sağladığım evrimi yazı dünyama da taşımak
istiyorum.Yapmış olduğum gözlemler sonucunda yazılarımda duygu
yoksunluğunun farkına vardım.Yazılarım
daha çok eleştirel yazılar.Ben istiyorum artık yazılarımda duygu olsun,edebi
yazılar olsun,betimlemeler olsun,şiirsel bir anlatım olsun istiyorum.Bu yüzden
okuduğum kitapların arasına artık romanda alıyorum.Romanı asla okumazdım ve
romanın insana sağlamış olduğu faydaları da göz ardı ederdim.Bu yanlıştan bir
kere vazgeçtim ve düşünce dünyamı zenginleştirmek adına artık roman
okuyorum.Roman okuyan insanların yazılarını incelediğimde yazılarının akıcı ve
duygu yoğunluğunun çok yüksük olduğuna
şahit oldum.En kısa zamanda roman okumanın faydasını görür ve bunun
yansımalarını yazımda bulma şansına nahil olurum.
Durumu toparlayacak
olursam:2 sene boyunca hem düşünce bakımdan,hemde ruhsal bakımdan bir tekamül
geçirdiğimi söyleyebilirim.Kitaplığım dolmakla kalmadı,aynı zamanda gelişim
evremi de tamamlamada yardımcı oldu.Artık yeni felsefem:oku,düşün,sorgula ve
eyleme geç.
2014 yılı kitaplığın ilk hali
kitaplığın son hali 2016.
+ yorum + 1 yorum
Hocam öyle güzel dile getirmişsiniz ki... Dediğiniz gibi insanın kendini aşması zıt fikirlere yelken açmakla mümkün sadece.
Hakkında fikrimizin olmadığı konuları ve insanları yargılarken ne kadar rahatız değil mi insanoğlu olarak?
Bunu mu okuyorsun?, tarzı aşağılama cümlelerinden sonra tek bir şey soruyorum.' Evet, peki sen hiç okudun mu bunu?' Tahmin edileceği üzere cevap, hayır, olarak geliyor. Susuyorum. Çünkü o noktadan sonra konuşmak anlamsız.
Roman okumak konusundaki görüşlerinize de katılıyorum hocam. Duyguları, betimleme yeteneğini ve şiirselliği roman kadar geliştiren başka bir tür yok yazın dünyasında.
Zaten büyük yazarların kütüphaneleri bize pek çok şey anlatıyor. Öyle değil mi?
Çalışmalarınızda başarılar dilerim. Esen kalın.
Yorum Gönder