"Aydın olmɑk için önce insɑn olmɑk lâzim. İnsɑn mukɑddesi olɑndır. İnsɑn hırlɑşmɑz, konuşur, mɑruz kɑlmɑz, seçer . Aydın kendi kɑfɑsıylɑ düşünen, kendi gönlüyle hisseden kişi. Aydını yɑpɑn; ‘uyɑnık bir şuur, tetikte bir dikkɑt ve hɑkikɑtin bütününü kucɑklɑmɑyɑ çɑlışɑn bir tecessus.." Cemil Meriç
Son Mesajlar

2.Hafta 2.Kitap Analizim

Yazar By Tapusuz.seyyah on Çarşamba, Ocak 21, 2015 | 11:30


İmamı Azam Savunması[Yaşar Nuri Öztürk]
Kitabın Adı:İmamı Azam Savunması
Yazar:Yaşar Nuri Öztürk
Sayfa Sayısı:301
Yayın Evi:İnkılap
Değerlendirmem:Bu kitabı okuduğuma hiç bu kadar pişman olmamıştım.

NEDEN BU KİTAP?
Çalıştığım iş yerimde çok okuyan ve meraklı bir şefe sahibim.Din konusunda akıl almaz fikirlere sahip.Merak ettim,bu adam ne okuyor?Sonra seni aydınlatıcı bir kitap vereyim oku dedi.Bende merak ettim bu fikirlerin kaynağı nereden geliyor?Aldım,okudum ve analizimi yapıyorum.


Konusu:

Elimizdeki eser,yaşadığımız toprakların kutsal bildiği ama gereğince tanımadığı bir ölümsüz önderin savunması olduğu gibi,gerçek Ehlisünnetin yani ‘’İmamı Azam Ehlisünnetinin’de ‘’savunmasıdır.

Kitap Analizim
Aslına bakarsanız bu kitabı,asla ve asla severek okumadım.Oldum olası Yaşar N.Öztürk hocayı benimseyemedim ve sevemedim.Bana, samimiyetsiz ve bir o kadar da inandırıcılığı yitirmiş bir insan olarak geliyor.Kısaca sosyeteye dini fetvalar dağıtan bir insan.Tüm bu olumsuzluklara rağmen kitabı bitirdim.Yazarın diline asla bir şey söylemem.Daha önce eser ilmi olarak yazılmış lakin avam tabakası anlamakta güçlük çektiklerinden dolayı,eserin dilinde sadeleştirmeye gidilmiş.

Gelelim kitabın içeriğine.Bir suni Müslüman olarak benim mezhebimin önderi sayılan İmamı Azamın düşünce hayatını bilmiyor oluşum cehaletimin boyutunu önlere seriyor.İlk defa bu insan hakkında bilgi sahibi oluyorum.Yalnız, yılardır savunduğu düşüncelerini öğrenince kanım dondu.Savunduğu düşünceler, alışılmışın dışında.Kafam bir hayli karıştı.Bu eseri yeniden başka kaynaklardan araştırma gereği duyacağım.Benim anladığım din ile İmamı Azamın anladığı din çok farklı yada Yaşar N.Öztürk bu olayı sulandırdı.Ben kendi katimi söylecek olursam;yazara asla güvenmiyorum ve yeniden bir araştırmaya gireceğim.
Kitapta o kadar sapkın düşünce yer alıyorki,insan dininden şüpheye düşüyor.İşte başlıklardan birkaçını yazayım.

-Ebu Hanife,aklın ve Kuranın onaylamadığı hadisleri Peygamber sözü olarak kabul etmekte,Peygambere isnadını aklen ve tarihen mümkün görmediği sözlere,rivayetçi kim olursa olsun ‘’hezayan’’ demektir.
-Kuranın başka bir dile yapılmış tercümesiyle namaz kılınabileceğini,ezanın başka bir dile tercüme edilerek okunabileceğini söyleyen ve bunu din adına fetvaya bağlayan ilk fakih,Ebu hanifedir.
-Ebu Hanife,Allahın kelamı olan Kuran’ın mahluk olduğunu söyleyerek din dışı bir söyleme daha öncülük etmiştir.
-Ebu Hanife ve onun öncülük ettiği Hanifelik,şarap dışındaki alkolü içkileri şarhoş olmayacak miktarda içmeyi haram saymamaktadır.
-Ebu Hanife,ibadetsizliğin imana asla zarar vermeyeceğini iddia etmekte ve bunun öncülüğünü yapmaktadır.’’Ben inanıyorum’’ diyen insan,bu ikrarını geri alıncaya kadar mümin olarak gören Ebu Hanife,iman konusu herhangi bir biçimde müdahaleyi Allahın yetkisine tecavüz ve sonuç olarak da şirk saymaktadır’’

 Beni en çok şaşırtan olay ise,Buhari gibi hadis alanında güvenilir bir kaynağı yok saymaları ve aynı zamanda İmamı Azamın düşmanı olarak gösterilmesidir.

Ben kitabı okurken hayretler içinde kaldım.Aklıma yatmayan şeyler bir hayli fazlaidi.Hani bazı mahluklar derler ya:’’kendi görüşünün dışındaki eserleride okumalısın.’’ben çizğimin dışına çıkmaktan ilk defa bu kadar pişman oldum.Yukarıda bahsettiğim üzere Yaşar N.Öztürkten hiç hazetmem.

Bu Kitaptan Neler Öğrendim?
Çizgimin dışına çıkarak farklı bir yazarın,farklı düşüncelerini inceleme fırsatım oldu.Öne sürdüğü düşünceler tekrardan araştırılmaya muhtaçtır.Hafine mezhebinin kurucularından İmamı Azamın düşüncelerini öğrenmiş oldum.


8.Adana Tüyap Kitap Fuarından İzlenimlerim

Yazar By Tapusuz.seyyah on Pazartesi, Ocak 19, 2015 | 13:47





Bu yaşıma değin hiç Tüyap Kitap Fuarına katılma şansım olmamıştı.Uzun zaman sonra iş yerimden fazala mesailerime karşılık bir hafta tatile çıktım.Bu arada bu tatil sürecinde oğlum Ömer bera, ile bol bol vakit geçirdim.Derken facebooku incelerken lise arkadaşım Adanada Tüyap Kitap Fuarı var herkese duyurulur deyince hemen kolları sıvadım.İnternet üzerinden fuar hakkında bilgiler topladım.Çok şükür ki, benim en çok tanışmak istediğim iki büyük insanın imza günü Pazar günüymüş.Allah biliyor ya Mustafa Armağanla ve Yavuz Bahadıroğlu ile  tanışmak ve sohbet etmek istemişimdir.Allah dualarımı sanırım kabul etti.

Adana, benim doğdum ve büyüdüğüm şehiridi.Adanayı daha bir sever oldum artık;çünkü Tüyap Kitap Fuarına ev sahipliği yapmıştı.Neyse kaynımla birlekte Mersinden,Adanaya 1 saat süren teren seferinden sonra Adana vardık.Bende herkesi kendim sanıyorum ki Adanada yaşan öğretmen, 2 iki akrabamı aradım.Madem siz öğretmensiniz bu fuara benden çok sizin ihtiyacınız var dedim.Demez olaydım.Sanırım insanları gözümde fazla büyütüyorum.İki öğretmeninde kitapla uzaktan yakından ne yazık ki alakası yok.Tam bir hayal kırıklığı.İkisinin de evine gittiğimde ilk baktığım yer kitaplıkları idi.Malesef ortada kitaplık felan yoktu.Abartmayalım tek tük kitaplar vardı.Ben isterdim ki bu iki öğretmenimizin evinin bir odası boydan boya kitaplara ayrılsın.Bu adamlar çünkü öğretmendi genç nesilleri bunlar yetiştirecekti.Birisi yan çizdi işim var dedi,diğeride evine geldik artık mecburen gezmek için yanımızda geldi.

Bu benim Tüyap Kitap Fuarına, katılışımın ilkiydi.Bu sebepten olacaktır ki,çok ama çok heycanlıydım.Benden size kocam bir tavsiye,kulağınıza küpe olsun.Bu tür etkinliklere asla ama asla sizin düşüncenizden olmayan ve kitap okumayan kişiler ile gitmemenizdir.Ben biraz pişman oldum.Kafama göre doya doya gezemedim;ama olsun hiç yoktan iyidir.

Şimdi gelelim asıl konumuza,sizde benim gibi bu tür büyük çaplı etkinliklere daha önce katılmadıysanız,sizin için ufak öneriler sunmak isterim.

-İlk olarak internet üzerinden mutlaka ama mutlaka etkinlik ile ilgili programa bakmanız olacaktır.
-Planlamanızı mutla evden çıkmadan önce yapın.
-Okuduğunuz yazar ile ilgili ufakta olsa araştırma  yapın.
-Keşke yazarlara soracağım soruları bir not deftere yazsaydım;çünkü adamlara soracağım tüm soruları heyecandan unutu verdim.
-Birde olmazsa olmazınız altın kural size ayak bağı olan kitap düşmanları ile asla ve asla bu tür zevkli etkinliklere gitmeyiniz.Burunuzdan gelir.

Bana Osmanlıyı sevdiren Mustafa Armağan ile tanışacağım için çok mutlu idim.Yıllardır kitaplardan ve tv programlarından takip ediyordum.Sonunda onunla konuşup elini sıkacak
ve kitap imzalatacaktım.Benden daha mutlu kim olabilir ki?İlk olarak Yavuz Bahadıroğlunun bulunduğu Nesil yayın evinin standına gittim ve yazarla ile tanışıp kitap imzalattım.Yavuz hocamla pek o kadar sohbet imkanı olmamıştı;çünkü kitaplarını yeni yeni okumaya başlamıştım.Bir imza,bir fotoğraf ve ufak bir omzuna dokunuş benim için şuan için kafiidi.
Gelelim büyük buluşmaya.İlk olarak Mustafa hocamızın,1 saat 15 dakkikalık söyleşisini dinledik.İşin garibi,Mustafa hocanın söyleşisinden sonra Abim denizin yazarı olan Can Dündarın konuşması vardı.Millet yer bulabilmek için, onda önce solcu guruplar Mustafa hocanın,söyleşisini kuzu kuzu dinlemek durumunda kaldılar.Bir kaç işguzar soru sordu;ama ağızlarının payını aldılar.Bundan sonra asıl heyecanlı olan kısmına gelmiştik.İmza ve tanışma.
Mustafa hocanın,son kitabı olan Cumhuriyet Efsanelerini almıştım.Yanımada evden Abdulhamitin Kurtlar ile Danası kitabını ne olur ne olmaz diye getirmiştim.Bunu da kaynım ömere verdim oğlum ömer için imzalatsın diye.Mustafa hoca,Abdulhamitin kurtlar ile dansı kitabını görünce şaşırdı.Hemen sordu bu kitap,çok eski nerden aldınız dedi.Kaynımda cevaben kitap benim değil eniştemin dedi.Konuya ben daldım hemen.Hocam dedim,sizin çok büyük bir hayranızım dedim.36 kitabınızdan 31 tanesini aldım okudum dedim.Hoca şaşırdı.Peki seni okumaya iten ve Osmanlıya karşı ilginin kaynağı ne dedi?Başka kitaplar okuyormusun dedi.Ben heyecanla atıldım:Osmanlıyı ilk bu kitapla tanıdım dedim.Bu kitabın her sayfasında benim göz yaşım vardır dedim.Hoca bir kez daha etkilendi ve dedi:Tabi biz bu kitapları duygularımızla yazıyoruz dedi ve ekledi.Kitapları okumana sevindim dedi.Hoca ile kısa  gönülden bir bağ kurduk.Gelecek sene yine beklerim dedi ve elimi sıktı.Fotoğraf çekildik.Tabi benim konuşmalarımın kısa bir bölümünü Ömer vidyoya çekmiş bu da beni ayrı bir  mutlu etti.Ya daha söyleyemediğim o kadar çok şey vardı ki…Neyse artık seneye... daha bir tecrübe edindim.

Sıra Kitap Fuarından neler almış bir bakalım.
Yavuz Bahadıroğlunun :Kayıtdışı Tarihimiz
Ayşe Osmanoğlunun:Babam Sultan Abdülhamit
Mustafa Armağandan:Cumhuriyet Efsaneleri
Adem Güneşten:Doğal Ebeveynlik
Adem Güneşten:Çocuk Eğitiminde Doğru Bilinen Yanlışlar

Valla daha fazla param olsaydı şöyle bir 15 tane almak isterdim.Yani o atmosferi analatamam yaşanır.İnsan tüm kitapları alası geliyor.Kendimi frenlemesem batmıştım şimdiye.Benden şimdilik bu kadar.Son olarak da imzalar.



Sonunda Çalışma Masam Geldi

Yazar By Tapusuz.seyyah on Cumartesi, Ocak 17, 2015 | 15:49


Ve beklenen gün geldi çattı.Aylardır hayalini kurmuş olduğum çalışma masam internetten sonunda geldi.Çalışma masam demonte bir şekilde geldi.Kutuyu açtım görünce şoka girdim.Milyonca vida var.Hemen bu konularda uzman olan kaynım ömeri çağırdım.Bereket versin küçüklüğünde morangozhanede çalışmanın verdiği özgüvenle hemen olaya giriştik.Ben çok panik oldum hemen bir mobilyacı çağralım o kursun dedim;ama ne fayda.Ömer, ben varım hemen kurarız dedi.Bizde kutunun içinde yana yana kurulum kulavuzu arıyoruz.Mamafi çıkmadı.Ufak bir notta şöyle yazılmıştı:Mobilyanızı youtube açararak oradan nasıl kurulduğunun teknik bilgisini erişebilirsiniz.Hayda nereden çıktı demeler başladı.Neyse açıktık youtube izliyoruz dakka 1 hemen kurduğumuz parçayı duvara yaslarken mobilyanın içindeki plastik vida kırıldı.Mobilyada biraz hasar oluştu.Ömer biraz mahçup oldu bana karşı.Olaya bozuntuya vermeden küçük bir olay dedim parçanın bütününü kurtaralım dedim.Aynen öle oldu;tüm parçaları birleştirdikten sonra kırılan vidayı yerinden çıkardık ve sonuçta mobilyamızı kurmuş olduk.

İnternetten çok aman aman bir şey beklemiyordum zaten;ama olsun 1 her zaman sıfırdan iyidir.Beklentilerimi karşıladı diyemem,biraz basit olmuş;ama yinede fena değil kullanışlı sayılır.Bu postumuda masamı güzel bir sildikten sonra yazımı yazmaya başladım.Durun sizde evin manzarasından da bir  resim atayım.




Masamı hemen penceremin kenarına kurdum ki canım sıkılınca çevreye bakayım diye.Karşımdaki okul Mersin Ticaret Meslek Lisesi.Vel hasıl kelam anlımızın akıyla ufak bir hasarla çalışma masama kavuştum.Yakında sağında  solunda kitaplar ve kirtasiye malzemeleri göreceksiniz.En önemli şeyi unuturyordum.Masa lamması.Onunda şiparşini verdim.Akrobat masa lambası.O da gelsin masa adama benzeyecektir sanırım.Peki sizin bir çalışma masanız var mıdır?Varsa eğer buraya posta yazabilirsiniz.


Kendime Örnek Aldığım Minik Adam

Yazar By Tapusuz.seyyah on Cuma, Ocak 16, 2015 | 17:29


Hayatta herkesin kendisine örnek almış olduğu bir insan vardır.Benim de dünyada örnek aldığım tek insan oğlum ÖMER BERA dır.Benim bildiğim oğullar babalarını taklit eder örnek alırlar.Bu sefer tam tersi oldu.Ömer Bera henüz bir yaşında olmasına rağmen kendisinden beklenmeyecek hareketler ile beni kendine hayran bırakıyor.

Bu çocuğun en sevdiğim karektiristik özelliği:Asla ama asla vazgeçmiyor.Asla ve asla korkmuyor.Cesur,atılgan,olayları takip hızı şaşırtıcı.Asla yalanlara, dolanlara, kandırmalara kanmıyor bilakis olaylara derinlemesine inceliyor ve buluyor.İşitme ve görme ve hissetme algılar harika(maşallah).Herhangi bir olaya odaklanmasını asla kimse bozamaz.En sevindirici olay ise evin içinde tv çalışmasına rağmen asla ilgisini çekmiyor.Nadir birkaç reklam haricinde.Bir diğer sevindirici olay ise bu benim çok hoşuma gidiyor:normal çocuklar gibi oyuncaklar ile oynamıyor.Daha gerçekci malzemeler ilgisini daha çok çekmekte.Nedir onlar:Tüp,yangın tüpü,tornavida,çekiç,bıçak,kaşık,elektrikli süpürge,bulaşık makinesinin içine açıp oturmalar vs…Bundan böyle oyuncak almamaya karar verdik.

Her günümüz ayrı birer macera ile geçiyor.Evde abartısız 5 kişiyi pes etirecek
pozisyonda.Günümün büyük kısmını oğlumla geçiriyorum.Bundan dolayı okuma ve yazma işlerime daha çok onun uyku saatlerinde devam ediyorum.Sanırım artık ömer beranın gelişimi üzerine yazılmış çocuk kitapları okuyacağım.Bazı hallerini çözemiyorum.Bana bir şeyler anlatıyor ama ben anlayamıyorum.Ama şunu da söylemeden geçemeyeceğim gözlem konusunda gerçekten çok iyimdir.Ömer bera henüz 1 yaşında olmasına rağmen hissediyorum bu çocuk, beni ilerde hem bilgi,görgü ve teknik özellikler bakımından soluyacak.Dolayısıyla ona yetebilmek adına çok okumam ve yazmam gerekiyor.Kendimi her alanda yetiştirmem gerekiyor.Bana ilerde soru sorarsa ya bilemezsem en büyük korkum sanırım bu olur.


Bir başka yazımda ömer beranın meslek seçimi ve özel hobileri üzerine yazacağım kısmetse.


1.Hafta 1.Kitap Analizim

Yazar By Tapusuz.seyyah on Perşembe, Ocak 15, 2015 | 03:00


Osmanlı Tarihini Yeniden Yazmak [Mustafa Armağan]
Kitabın Adı:Osmanlı Tarihini Yeniden Yazmak               
Yazar:Mustafa Armağan
Sayfa sayısı:326
Yayın Evi:Timaş
Değerlendirmem:Benim açımdan tam bir hayal kırıklığı.[% 36] Vasat

NEDEN BU KİTAP?
Tam bir Osmanlı fanatiği olarak;aynı zamanda Mustafa Armağan hayranı olaraktan bu kitabın okunması elzemidi.Mustafa Armağan,yazı dizisinin tüm serilerini okumuştum.E bu kitabında kütüphanemde olması kadar doğal bir şey yoktur.

KONUSU:
Kitap,Osmanlı Tarihinde hemen hemen otorite kabul edilen tarihçilerin katkıları ile hazırlanmış olup;Gerileme paradiğmasının sonunu anlatılmakta.

Kitap Analizim
Gelelim kitabın teknik analizine.Yukarıda belirttiğim üzere kitabı, Osmanlı Tarihinde üzerinde istisas yapmış araştırmacı, tarih ve yazarlardan oluşan dinamik bir kadro hazırlanmış.Bunlar kimlerdir hemen onuları paylaşayım:Başta Halil İnalcık-Kemal Karpat-Cemal Kafadar-İlber Ortaylı-Mehmet Genç-Bernard Lewis-Donald Quataert-Linda
Darling-Jane Hathaway-Douglas A.Howard-Rhoads Murphey-Uğur Tanyeli-Jonathan Grant-Cornell H.Fleischer.
‘’Osmanlı tarihi’’ denilince hafızamıza düşen tablo aşağı yukarı şudur:Söğüt’te başlayıp Bursa’da kıvam kazanan kuruluş döneminde Osmanlı,İstanbulun fethiyle yükselişe geçmiş ve bu süreç,zirvesine ulaştığı Kanuni devrine kadar sürmüştür.Ancak bu altın çağ,Kanuninin 1566 daki ölümüyle sona ermiş ve duraklama dönemi başlamış,2.Viyana yenilgisi ise gerilemeyi belirgin hale getirmiştir.Bunu 18.yy çöküş,19.yy parçalanma ve nihayet 1922 deki yıkılış izlemiştir.
Bu aşinası olduğumuz tabloda dikkat çeken nokta,Kanunin ölümüne kadar geçen yaklaşık 250 yılı olumlu,ondan sonraki 350 yılı ise olumsuz olarak resmetmesidir.
İşte tam bu noktada yukarıda tek tek yazdığım dinamik kadro bu olaya bir dur demesini bilmişler.Geç oldu ama güç olmadı.Yıllardır tarihi bize bu şekilde anlattılar.Halbuki Mustafa Armağanın dediği üzere ‘’Tarih bir nevi şaşırmaktır’’ aynen öle.
Kitabı okurken kanım dondu resmen.Yıllardır yalan yanlış bilgileri nasıl yutturduklarına bir bir şahit oldum.Üst akıldan birisi çıkıp, Türkleri savaş meydanında yenemeyeceklerini er ya da geç anlamış olmalı ki,devreye daha sinsice bir planı sokmaya karar veriyor.Nedir o plan?
Dil-Din ve Tarih üçlemesini devre dışı bırakarak.Bunları kısaca değinmekte fayda var.

İlk olarak dilimizi değiştirdiler.Bahaneleri nedir?Halkımız okuma yazma seviyesi çok düşük bunu çağdaş muhasır seviyesine çıkaracağız dediler.700 senedir 3 kıtada hüküm süren,dünya üzerinde gelmiş geçmiş en büyük 3 İmparatorluktan biri olan Osmanlının dilini değiştir ve bununla yetinme Türk Tarih Kurumunu kur ve aynı zamanda bununlada kalma Türkçedeki ne kadar Arapça-Farsça ve binumum ne kadar kelime varsa temizle.Amaç nedir?Türkçeyi daha arı ve saf dilene getirmek.

Kazanımlarımıza bakalım ne oldu? Sadece bir günde yapılan harf devrimi sayesinde Osmanlı tebasında yetişmiş ne kadar alim ve ulema varsa bilgileri ilk okul seviyesine inmiştir.Yetişmiş akıllar bir günde bertaraf edilmiştir.Bugüne kadar yazılmış dünyaca değerli bilgi ve belge okumaz hale gelmiştir.Bunlar keşke arşivin tozlu raflarda kalsa onada eyvallah diyecem;ama onuda yapmadılar.Osmanlıya ait ne kadar belge,doküman varsa Bulgaristana kilo kilo sattılar.

Şimdi günümüze bir göz atalım.Hani meşur dil devrimi maksadı gayesine ulaştımı pekı?Evet evet ulaştı.Okuma konusunda dünyada sonucuyuz.100 kişiden bir yada ikisi kitap okumuştur o da romandır.

Gelelim din konusuna:Sözde din ve devlet işlerini daha iyi bir yapıya kavuşturmak adına Laiklik getirelim dediler.Bize öğretilen Laiklik neydi peki?Din ve devlet işlerinin birbirinden ayrılması değil miydi?Evet aynen öle de,neden tekke ve zaviyeler ve de türbeler kapatıldı?Neden Ezanı Muhammediye Türkçeleştirildi?Neden Kuranı keremi yasakladılar?Camilerde Arapça kuran okumak neden yasaklandı?Camiler neden ağır niyetine kullanıldı yada yıkılıp yerine anıtlar dikildi.Doğu da binlerce  yetişmiş din alimini neden kökü kazındı?Benimkide soru işte…Bunların hepi topu maksadı gayeleri,dini bu ülke topraklarından silmek.Dinsiz bir millet yetiştirmekidi.Amaçlarına ulaştılar mı? Sizce?

Gelelim Tarih konusuna:Asıl mevzumuz.Dil gitti,din gitti geriye kalan tek ve en önemli olan kale Tarih kaldı.Nasıl eder ne yaparız da bu Osmanlı tarihini ya sileriz yada gelecek nesillere öğle bir anlatalım ki,içlerinden kimse çıkıp da bunlar benim atam diyemesin.Öğle bir tablo çizelim ki olur ya hatırlarına gelirseler onlardan nefret ettirelim yetmedi onlara küfür ettirelim.Nasıl mı olacak tüm bunlar?Yukarıdaki Kuruluş-yükselme-duraklama-gerileme-dağılma ve parçalanma tablosunu anlatarak.Tarihin içini yalan yanlış bilgiler ile dolduralarak insanların fikirlerine,düşüncelerine bir nevi deli gömleği giydirdiler.Kalp-ruh ve beyin üçlemesini dağıtıp şuursuz birer asalak haline getirdiler.

Yukarıdaki saydığımız birinde değerli tarihçilerimiz bu tabloya top yekün karşı çıkmakta ve bu tablonun Osmanlının anlaşılmasında zorluklar çıkardığını hem fikir olmuşlar.Böyle bir dönemlendirmenin  sakıncalarını vurgulamaktalar.

Kitabın dilene gelecek olursak;Kitap tam bir tarih diliyle yazılmış.Nasıl yazılmasın ki,yazarların hemen hepsi prof.Bu bakımdan okurken bir hayli zorlandım,sıkıldım.Öyleki kitabı 2014 yılında alıp 2015 ilk ayında bitirdim.Kitaba notum vasat dedim;ama bu vasatlık dilinden kaynaklanıyor yoksa içerdiği bilgilerden değil.

Burda yapılması gereken şey kendimi yeniden revize edip geliştirmek olmalı ki,okunan değerli bilgileri daha iyi anlayabilmeli.Yazarların diline bahane bulunmamlalı.Günlük hayatta 150 kelime konuşursan yazılanları anlayamaz ve yorumlayamazsın.Ondan sonra sıkılır ve kitap sana zülüm olur.

Haşiye:Bu benim ilk kitap analizimdi.Ne demiştik:52 haftaya 52 kitap.İlk hafta geçmesine rağmen kitap analizimi henüz yapabildi.Bunda en önemli etken biraz erteleme,biraz iyi yazamama çekingenliği ve birazda canavar gibi bir oğula(maşallah) sahip olmam.Onunla ilgilenmem tüm vaktimi yeterince almakta.

2015 Yılı Hedeflerim

Yazar By Tapusuz.seyyah on Cuma, Ocak 02, 2015 | 17:42




2015 yılını önemsiyorum.Yapmak isteyip de yapamadığım  o kadar çok eylem var ki anlatamam.Yeni yıl demek,yeni başlangıçlar ve yeni eylemler demek.Ve tabiî ki yeni kitap demek.Karakter olarak plan yapmasını ve buna uymasını seven bir yanım var;ama her nedense erteleme huyuma her seferinde yenik düşüyorum.
Bu bağlamda 2015 yılını dolu dolu geçirmek ve yaşamak istiyorum.Bu bakımdan ilk olarak eski ve sorunlu olan blogumu sildim ve yerine daha sade ve ergonomik bir blog kurduk.(Adnan abi)
İlk iş olarak eski blogumdan ve onun kalıntılarından kurtulmak oldu.Takip listemi baştan sona revize ettim.Amacım, bundan böyle bana katkı verecek ve ufkumu genişletecek yeni blog yazarları ile tanışmak.

Yakın zamanda yeni bloglar keşfetmek üzere araştırmalara başladım.Bunlardan en dikkat çekeni ise Kitaplık Kedisi oldu.Blog tasarımı, fevkalade ve sıra dışı yazıları olması onu,takip listesinde en baş köşeye geçmesini sağladı.Daha önce bahsetmiştim,’’bana katkı verecek aynı zamanda yeni ufuklar açacak yazarlar ile tanışmak’’.Bu bağlamda blogunda yeni bir proje başlatmış.Projenin adı:52 haftaya 52 kitap.

Ufku geniş realist insanları oldum olası takdir etmişimdir.Bu proje tam benlik.Beynimde ve ruhumda fırtınalar oluşmasına sebebiyet verdi.Bu proje için neler yapılabilir noktasında hemen kafa yormaya başladım.2014 yılına dönüp baktığımda ne kadar boş ve verimsiz geçirdiğimi gördüm.Ne okudum, ne de yazabildim.Beni motife edecek kaynaklar neler olabilir diye şöyle bir liste oluşturdum:

Benim evimde ne yok mesela?Kütüphanemi yaklaşık 2 sene önce yaptırmıştım.Daha önemlisi özel bir çalışma masam yok.Yazılarımı yemek masasının üstünde yazıyorum.Kitaplarımı ise yatağın içinde okuyorum.Bunlar beni motive etmiyor.Hemen kolları sıvadım ve interneten hemen bir çalışma masası sipariş verdim.Entel adama,yemek masasında üstünde yazmak ve yatağın içinde kitap okumak yakışmaz.
Yetmedi idefikten yaklaşık olarak 25 tane kitap siparişi vermeyi planlıyorum.Yeni yılda kitap türlerim şunlar olacak:Her zaman olduğu gibi başta Tarih,sonra Psikoloji,felsefe ve din olacak.Roman türüne girmeyi düşünmüyorum.

Amacım:Kitap okumak için okumayacağım.Seçmiş olduğum kitaplar benim hayatıma katkı sağlayacak ve ufkumu genişletecek türler olacak.Kitaplarımı sadece ben okumayacağım arkamdan gelen minik Ömer Bera da bu kitaplardan nasibine düşeni almış olacak.

Elhasıl:Yazımı toparlayacak olursam;
Hedeflerimi her zaman makul ve mantık çerçevesinde çizmeye çalışacağım.Bu bakımdan hedeflerimi sadece 2015 için sınırlandırmayacağım,peki ne yapacağım?Büyük insanlara her zaman büyük hedefler yakışır diyorum ve hedeflerimi 5 yıllık kalkınma modeline göre tasarlayacağım.Kısa,orta ve uzun vadeli hedefler.Kısa vadeli hedef olarak 2015 yılı,temeldir ve hayati önem taşıyor benim için.Diğer yılların hedefleri tutması için bu seneye ayrı bir önem vermek gerekiyor.

Kısa vadeli kalkınma modelim:
İlk hedefim erteleme hastalığım üstüne gitmek olacak.Bu konuyu,öz eleştiri başlığı adı altında ayrıca değineceğim için kısa kesiyorum.
2.hedefim:2015 yılını okuma ve yazma yılı ilan ediyorum.52 haftaya 52 kitap projemi gerçekleştirmek istiyorum.
3.hedefim:Kitaplarımı daha neziz bir alanda okumak,anlamak ve yorumlamak adına,yazılarımı daha rahat ve motive olmuş  şekilde yazmak adına çalışma masası almak.
4.hedefim:kendimle daha tutarlı olmak istiyorum.Verdiğim sözleri tutmak istiyorum.Hedeflerimi ve planlarımı gerçekleştirmek istiyorum.
5.hedefim:Film izlemesini çok ama çok seviyorum.Yeni yılda eski 82 ekran arçelik tv yerine LG UHD almak istiyorum.Filim izlemek ve onları yorumlamak istiyorum.


Son olarak beni motive edici bir proje hazırladığı için Kitaplık Kedisine teşekkür ederim.
 
Support : Creating Website | Johny Template | Mas Template
Copyright © 2011. Tapusuz seyyah:Gezdiklerim,okuduklarım - All Rights Reserved
Template Created by Creating Website Published by Mas Template
Proudly powered by Blogger