"Aydın olmɑk için önce insɑn olmɑk lâzim. İnsɑn mukɑddesi olɑndır. İnsɑn hırlɑşmɑz, konuşur, mɑruz kɑlmɑz, seçer . Aydın kendi kɑfɑsıylɑ düşünen, kendi gönlüyle hisseden kişi. Aydını yɑpɑn; ‘uyɑnık bir şuur, tetikte bir dikkɑt ve hɑkikɑtin bütününü kucɑklɑmɑyɑ çɑlışɑn bir tecessus.." Cemil Meriç
Son Mesajlar

Teşekkürler Adnan Abi

Yazar By Tapusuz.seyyah on Pazartesi, Aralık 08, 2014 | 16:37




Teşekkürler…

Bu kaçıncı blog yenileme yazısı,bu kaçıncı söz veriş?Blog hayatıma yaklaşık 3 senedir devam ediyorum.Tabiki bu kağıt üstende.Fiili olarak ne yazık ki dolu dolu bir 3 sene geçiremedim.Bunun çeşitli nedenleri var ama bunu bu yazımda dile getirmek istemiyorum.Bu blogla, birlikte kurmuş olduğum 4.blogtur.Artık sıkıldım.Her seferinde yeniden yeniden başlamak ve yeniden söz vermeler.Gerçekten sıkıldım.Blog yazma eylemine benimle başlayan çoğu blog yazarı,5.senesini devirmekte aynı zamanda hatırı sayılır oranda da izleyici yakalamış durumdalar.

Artık kendimle barışık,kendimle tutarlı bir profil çizmek istiyorum.Bu bağlamda bu blog benim için bir hayli önem arz ediyor.Öyle bir blog hayal ediyorum ki;çocuğum büyüdüğünde benimle birlikte yazmaya başlasın.

Bu blog,maceramda beni yalnız bırakmayan değerli büyüğüm ve abim,Adnan Güneye sonsuz teşekkür ederim.Ne zaman başım sıkışsa yardımıma her daim koşmuştur.Nitekim bu blogumu da onun en sayesinde açmış bulunmaktayım.O değerli zamanını bana ve bloguma ayırdığı için Allah ondan razı olsun diyorum.

Kendisinin benden isteği hep şu olmuştur:Kendisi bu alanda o kadar uzmanlaşmış ki,yetinmeyip bu alandaki elde ettiği bilgi,birikim ve tecrübeyi hazırlamış olduğu bloglarında makale olarak yayınlamakta.Hal böyle olunca,her zaman sana balık veremem diyor,sana gel balık tutmasını öğreteyim diyor.Senden isteğim kimseye muhtaç olma sadece yapman gereken şey yazmış olduğum makaleleri okuyup,uygulaman olacak diyor.

Bende buradan sana söz veriyorum Adanan ağabeycim,yazmış olduğun makaleleri okuyup blogumu kendim dizayn edeceğim.

Benimde sıkkıkla başvuracağım site adresini sizler ile paylaşmak istiyorum.

http://guney59.blogspot.com.tr/


Öz Eleştiri 1




Öz Eleştiri

Hayatımın her alanında eleştirinin izlerini görmek mümkündür.Öyle ki  benim birer ayrılmaz  parçam olmuş.Günlük hayatta bilerek veya bilmeyerek o kadar çok eleştiride bulunuyorum ki,bunun zararlarını  yakın zamanda görmeye başladım diyebilirim.Kimse kendisini olumlu ya da olumsuz eleştirilmesini sevmez,bu nedendir ki çevremde pek sevilmeyen biri olarak tanınırım.Yalnız değilim;ama dostum denecek kişi sayısı bir elin parmaklarını da geçmez.Ne yapayım bu benim genlerimde var.

Keşke, aman boşver ben buyum,herkes beni olduğum gibi sevse diyebilsem.Toplum içinde yaşıyorsam onların kurallarına uymak zorundayım.Bu zorundalık beni yiyip bitiriyor aslında.Çevremdeki insanlar gibi yatmak,kalkmak,gezmek,eğlenmek ve onlar gibi davranmak istemiyorum.Ve oldum olası aykırı bir bireydim ve öle kalacağım.Toplum mühendisliğine elimden geldiğince savaşımı sürdüreceğim.Benliği köreltmelerine izin vermeyeceğim.
Toplum,bana inceden inceye devamlı şu mesajı aşılamakta.Ne yaparsan yap sonunda bizden birisi olacaksın.Bizim gibi davranacak,bizim gibi konuşacak,bizim gibi düşüneceksin.HAYIR!KESİNLE HAYIR.

Yeni blog sitemde ilk eleştirimi ne hakkında yazsam diye düşünürken aklıma ilk kendim geldim.Madem öle nefsimin bundan kaçışı yok.

  • Kendimi nasıl görüyorum?
  • Eksi ve artı yönlerim nelerdir?
  • Bu yönlerimi düzeltmek için ne gibi savaşlar verdim?

Bu sorulara dürüstçe cevap vereyim.
Kendimi beğenmiyorum,beğenmediğim gibi çok eksik görüyorum.Gerek bilgi,gerekse kültür ve hatta görgü bakımdan bile.Yıllardır çevrendeki insanlara çok okuyan,çok kültürlü imajını satmasını başardım.Ama halbuki işler göründüğü gibi değil.Şimdi soruyorum sana:Yaşın 30,bir insanın en olgun,bilgice en donanımlı olduğu yaştasın.Bu yaşına kadar kaç tane kitap devirdin?
Devirmek yetmez,peki bu bilgileri günlük hayatta tatbik edebildin mi?
İnsanlara gerek davranışınla,gerekse düşüncelerinle örnek olabildin mi?

El cevap:''Bu yaşıma kadar aktif bir okuyucu olmadım''.İlk okul,orta okul ve lise yaşantım da dahil olmak üzere 15(onbeş) kitap ya okumuşumdur ya da okumamışımdır.Taki lise bitip,dershaneye hayatı başlayana dek.Dershane yıllarında ise,kendimi anlamak adına psikolojiye yöneldim.Bu dönemde kitaplar benim gerçek dostum olmuştur.Ne okuduysam bu dönemde okudum.Kişisel gelişim ve psikoloji kitaplarından sıkınınca,ilgi alanımı Tarihe çevirdim.Daha sonra dine.Şimdi koskoca bir 30 senenin değerlendirmesini yapacak olursam:Hatırı sayılır oranda psikoloji ve kişisel gelişim kitapları okumuşumdur….Tarihe gelince de,sadece [Mustafa Armağanın 28 kitabı].Din konusuna gelecek olursak;sadece Said Nursinin Külyatını okumuşum.
+
_
-------------------------- toplayıp çıkardığımızda ise
Sonuç:Demek oluyor ki çok okuyan bir birey değilmişsin.Kendini çok okuyan zavallı bir insan sanmışsın hepsi bu.Demek ki neymiş,bundan sonra herkese ‘ben çok kitap okurum’’ lafını söylememek lazımmış.Ha! söyle söyleyeceksen;ama altını lütfen doldur,kendini kandırma!

Bir diğer husus ise;bu öğrendiklerini peki günlük hayatta kullandım mı?Gerçeği söylemek gerekirse % 20 kullanmışımdır.Geriye kalan % 80 ise kuru bilgi olarak kaldı hafızamda.Bu öğrenmiş olduğum bilgileri çevrendeki insanlar ile paylaştım mı?Paylaşımlarım yok denecek kadar az.

Sonuç:Üzülerek ifade etmek isterim ki,bu dünyadaki en kıymetli şeyi-zamanı- iyi kullanamadın.Ömrünü gereksiz yere heba ettin.Öğrendiklerini sadece hamallığını yaptın.Kullanmadın!

İnsanın kendine şöyle bir bakması yeterde artıyor bile.Aslında geri planda ne kadar boş bir insan olduğum hemen ortaya çıkıveriyor.Bu böyle devam edemez ve nitekim de etmeyecek!

Hedefim:Kendimde en çok sevdiğim yönüm:Sorununu önce tespit et,sonra nedenlerini bul ve çözüme kavuştur.Sorunu tespit ettiğimize göre geri kalan bu sorunu nasıl çözebileceğimdir?

  • 2015 de kendimi revize ederek;okuma hedefimi en yukarıya taşımayı planlıyorum.Çok soyut bir hedef oldu farkındayım.Beynime daha anlaşılır bir hedef vereyim o halde.Bir sene boyunca 36[otuz altı]kitap okuyacağımı kabul ve beyan ederim.Aynı zamanda bu okumuş olduğum kitapların analizini yapıp kendi blogumda paylaşacağımı kabul ve beyan ederim.Yetmedi daha sonra bu öğrendiğim bilgileri kendi hayatımda tatbik edeceğimi kabul ve beyan ederim.


Kendimde görmüş olduğum eksikliğin sadece bir yönü dile getirmeye çalıştım.Bundan sonraki yazı dizimde bir başka eksik yönünü yazacağım.




Yeni Aldığım Hazinelerim

Yazar By Tapusuz.seyyah on Pazartesi, Aralık 01, 2014 | 19:15



2014 aralık ayının ilk yazımı,yeni sitemde yazma gururunu yaşamaktayım.Geçmişte yazmakta olduğum 1kitap2yorum adlı sitemde bazı teknik arızalar yaşanması nedeniyle kendime yeni bir blog sitesi kurmak durumunda kaldım.

Her neyse diyerekten konuya şöyle bir giriş yapalım bakalım.Tarih kolik bir okuyucu olaraktan Osmanlının bende ayrı bir yeri vardır.Kişisel görüşümü belirtmem gerekirse Osmanlı tarihini en iyi anlatan yazarların başında Mustafa Armağan gelir.Yazarın bu sayede 36 tane kitabını okumuşum bulunmaktayım.Yeni kitabı çıkana kadar Mustafa Armağana ara verip, yeni yazarımızla yola devam kararı aldım.Kimden mi bahsediyorum tabiî ki Tarihi roman denince aklımıza ilk o gelir:Yavuz Bahadıroğlu.

Kitap yurdumu zengin ettiğimi düşünerekten rotamı bu kez Mersinin sahafcılarına çeviriyorum.Adını uzun yıllar duymuştum ama yollarımız bir türlü kesişmedi.Ve sonunda;

Yavuz Bahadıroğlu:Dindarların para ve iktidarla imtihanı,
Yavuz Bahadıroğlu:Muhteşem Süleyman ve Hürrem Sultan,
Son olaraktan
Hanefi Avcı:Haliç’te Yaşayan Simonlar

Hanefi Avcı, benim açımdan son derece iyi bir kazanım olacaktır.Bu güne kadar muhalif yazar hiç okumadım,bakalım ve görelim neler çıkacak.

Sonlar olarak unutmadan kitapların tanesi bane yedi tlye geldi.Bundan böyle internet kitapçılığına elveda.Yaşasın sahafcılar.

Kahperengi - Hande Altaylı

Yazar By Tapusuz.seyyah on Çarşamba, Kasım 26, 2014 | 11:27


Bu kitapla ilgili söyleyeceğim o kadar çok şey var ki aslında... Nereden başlasam bilemiyorum...
Öncelikle belirteyim yazarın okuduğum ilk kitabıydı ve çok beğendim.
Dili oldukça sade, arada öyle cümleler var ki kendinizden satırlar okuyorsunuz...
Ve yazarın bakış açısı çok gerçekçi; bir şeyleri romantizm maskesi altına gizlememiş, aşkı arkasına saklanılan bir mabet haline getirmemiş. Gerçi kitaptan aklımda son kalan şeylerden biriydi aşk... Çok daha başka sorgulamalara itiyor kitap insanı. 
'Ne gibi' dediğinizi duyar gibiyim, şöyle ki:


Aile olmak ne demek diye durup düşündürüyor...
Aynı çatı altında yaşayıp, aynı çaresizliği paylaşmak aile olmaya yeter mi, diye sorarken buluyorsunuz kendinizi sık sık. 
Kitaptaki geçmişe dönüşler en çok etkilendiğim bölümlerdi.
Moskof Recep'le Kara Hatice'nin mutsuz evliliği, aile içi şiddet, yoksulluk, kenar mahallelerin tanıdık çaresizliği... 
Belki çok bilindik şeyler ama gerçek şeyler de aynı zaman da...
Pek çok insanın yaşadığı benzer trajedilerden ailenin başına gelenler.

Mehmet, Narin ve Şadiye... Üç kardeş... Üç farklı karakter...
Büyüdükçe babasına benzeyen Mehmet; gözyaşı hep hazırda bekleyen kendi gölgesinden bile korkan Şadiye ve etrafındaki tüm olumsuzluklara rağmen kendi gerçeği için savaşan Narin...
Bir de lacivert montlu çocuk var ki, yıllar sonra bir hayalet gibi geçmişin sancısını sürüklüyor ardından. Ama dedim ya aşk akla gelen son şeylerden biri. 


Ve Deniz... Kardeş olmanın kan bağını şart koşmadığının en güzel örneği...
Kitabı kapattığınızda ya Deniz gibi olan dostunuz gelecek aklınıza, ya da öyle bir dostluk hayal edeceksiniz canı gönülden. 


Geçmiş ayağımızda sürüdüğümüz paslı bir prangadan farksız aslında... Bunu bir kez daha anımsattı bu kitap bana. Ardında bıraktığını sandıkça aynı acının kollarında bulman kendini, bu yüzden belki de. Geçmiş takılı kalıyor bazen, bir yerde; geçemiyor... Başımızın üstündeki aynı gökyüzü ve kendimizle beraber sürüklediğimiz aynı beden oldukça geride bırakılmıyor hiçbir şey...

Ne güzel söylemiş yazar:

<<< Hayat engebeli olmaktan çıkıp engebenin kendisine dönüştüğünde, dönebilmek için dünyayı dolaşmanız gerekir >>>



Uzun lafın kısası; hâlâ okumayan varsa kesinlikle okusun!

yazar by yamakdan

Kelebek-Kathryn Harvey


Son zamanlarda çıkan kitapların arka kapaklarında ya da tanıtım yazılarında neden ısrarla Gri Üçlemesi'yle kıyaslandığını anlayabilmiş değilim. Bu bir pazarlama biçimi oldu zannedersem. Tıpkı Gabriel'in Cehennemi'nde olduğu gibi bu kitabın da bahsi geçen seriyle alakası yoktu. İyiki de yoktu zaten...
Kitap intikam hırsıyla kavrulan bir kadının hikayesiydi.

Cinsellik vurgusu Kelebek ismi verilen, bir erkek giyim mağazasının üst katında kurulmuş fantazi kulübü nedeniyle yapılsa da son derece üstü kapalı ve dozundaydı herşey. O açıdan kesinlikle yetişkin okuyucu vurgusuna gerek yoktu.

Olaylar Kelebek kulübünde başlıyor olsa da kitabın okunmasını sağlayan şey Rachel'in geçmişte neler yaşadığının merak ediliyor olması bence. Rachel'in geçmişini okudukça kulübü kimin kurduğu ve altında yatan gerçekler de netleşmeye başlıyor.

Diğer taraftan kulübe birbirlerinin vasıtasıyla üye olan dört kadının hayatlarına tanıklık ediyorsunuz.
Başarılı doktor Linda Marcus'un boşanmayla sonuçlanan ve aynı nedenden biten iki evliliğinin ardından frijitliğini aşmak için kulübe gelip gitmesi... Hırslı avukatımız Jessica'nın sırf kocasına başkaldırı olsun diye üye olması... Trudie'nin erkek eğemenliğinde olan bir işte başarı elde etmesi ama aynı başarıyı özel hayatında bulamaması sonucu çareyi diğerleriyle aynı yerde araması...
Sonuç olarak mutsuzluğun bir kadına neler yaptırabileceğini göstermeye çalışıyor kitap!

Ama diğer yandan işin ahlaki boyutu incelendiğinde hoşunuza gitmeyecek pek çok nokta bulacaksınız benim gibi.
Erkeklerin yüzyıllardır kadın ticareti yapan kurumlara para ödemeleri kadınların da aynı şeyi yapmasını haklı göstermez... Her iki açıdan da bu durumun yanlış olduğu gerçeğini hiçbir gerekçe değiştirmez.

Dediğim gibi tüm bu rahatsız edici unsurlara rağmen Rachel'in geçmişte yaşadıkları kitabı okunur kılıyor.
Bu kitaba puanım 10 üzerinden 7...
Keyifli okumalar :)

yazar by yamakdan

Aralık Ayı konuğu:Nrl Blog

Yazar By Tapusuz.seyyah on Salı, Kasım 25, 2014 | 16:39



ÖN DÜŞÜNCELER:
Evet herkese merhabalar diliyorum.
Yaklaşık iki aydır sevgili atalarımın yani- OSMANLI- tarihini iyisiyle kötüsüyle anlatmaya çalıştım.Kesintisiz yayın akışı sayesinde belli bir kamuoyu oluşturduğuma inanıyorum.Maceraya şimdilik nokta(.)koymak istiyorum;ama üzülmeyin tekrar kaldığımız yerden devam edeceğiz.(Allah kısmet ederse)
Yaklaşık iki aydır kendi yazılarıma yer veremiyorum;çünkü bu süre zarfında kendimi revize etmeğe ihtiyacım vardı.Bu süreyi kendim açımdan olumlu değerlendirdiğimi düşünüyorum.Kendimi yeniledim,geliştirdim diyebilirim.Artık sahalara dönme zamanı gelmiştir.Bu süre zarfında değişik projeler tasarladım.Hepsini vakti zamanı geldiğinde hayata geçireceğim.
Yetenekavcisi deha, yaklaşık 3 aydır kesintisiz yayın hayatına devam ediyor.Geçen bu süre zarfında bir hayli yol katettiğime inanıyorum.Dolu dolu“ OSMANLI TARİHİ YAYIN AKIŞI’’nı gerçekleştirdik.Bizi takip edenlerin sayısı toplamda:1100 kişiyi buldu.Kuruluşumuzda koyduğumuz hedeflerin birinde demiştik ki:amacımız “okumak ve okunmaktı.’’bunu bir nevi gerçekleştirdik.Bloğ aleminde öyle yada böyle yetenek avcısı dehanın sesini duymuş olduk.Varlığımızdan herkesin haberi olduğuna inanıyorum.Amacımızın ilkini başarıyla gerçeklediğimize göre sıra 2. Aşamaya geçebiliriz.
2.aşama şöyle özetleyebiliriz:2. Kademede bambaşka bir bloğ anlayışı ile yayın hayatımıza devam edeceğiz.Bu geçen sürede baya deneyim kazandık diyebiliriz.O deneyimlerinden biri de:çok fazla kişiye sahip olmak  demek, kalite demek değilmiş.Bu 2. Kademe anlayışımızda toptan kaliteyi ortaya çıkartacağız.Yani mevcutta son derece radikal değişikliklere gideceğiz.Yani mevcutta daralma olacak.Bu daralma öyle böyle bir daralma olmayacak yaklaşık 1000 kişiyi tasfiye edeceğiz.Yapmağa çalıştığımız bu operasyonda hedefimiz:bloğ aleminde ilk 100 (kaliteli-yetenekli-özgün-emek ürünü -)bloğ kitlesine sahip olmak veya hitap edebilmektir.
Bu 2.kademe çalışmalarına, geçtiğimiz günlerde düğmeye bastık.İlk etapta 70 blogcunun ilişiğini sitemizle kesmiş bulunuyoruz.Peki ilk 100 bloğcunun arasına girebilmek için başlıca kriterler nelerdir?Gelin bunu nedenleriyle görmeğe çalışalım.Neye göre elemeleri gerçekleştireceğiz?
a.     Başta ilk olarak:kendine özgü havası olması gerekiyor.(hemen bir dipnot düşmek istiyorum.Kendine özgünden kastım blogcunun hazır şablonlarından sıyrılmış kendine has havası olan blogcuları, demek istiyorum.Ancak gelin görün ki,blog aleminde özgünlüğü yakalayan blogcu sayısı iddaa ediyorum 20 geçmez.)Bu yüzden ilk kriteri uygulamaya kalksam 20 civarında blogcu ile yola devam ederiz.Hal böyle olunca başka kriterler devreye girecek.
b.     Sonraki kriterim kaliteli bir yayın hayatına sahip olması gerekiyor.
c.     Yetenekli(zeka prıltısı)olan blogcular.
d.     Emek ürünü olan bloglar.vs….
Kadro daralması sayesinde bu kaliteli blogucular ile yakın temasa geçme şansı elde edeceğiz.Bugün onlardan biri ile tanışma fırsatı yakalayacaksınız.Yukarda bahsettiğim kriterlere uygun bir blogcu(nrl blog:kurucusu Nural hanım) ile aralık ayının ilk tanıtım roportajımızı yaptık.İşte özgün ve kaliteli bir blog ve kurucusu….Keyifli okumalar.
blog adresi:nrl blog
 

Efendim, öncelikle olarak davetimi kabul edip değerli zamanınızı bize ayırdığınız için teşekkür ediyorum. Ve hoş geldiniz diyorum.
1)    İlk olarak bize biraz kendinizden bahseder misiniz?
Öncelikle hoş bulduk. Böylesine ince bir davete icabet etmemek mümkün mü? Ben teşekkür ediyorum.
Ben kimim? J Kısaca ben; hayata her zaman iyi tarafından bakan yaşadığı her şeyi bir öğreti kabul eden, insanları çok seven, çok gülen, çok ağlayan, çok merhametli, çok süslü, çok prensipli, çok detaycı, çok inançlı, kendisiyle son derece barışık, çok ince düşünen, hayatta basitliğe tahammül edemeyen, taviz vermeyen vesaire vs.  Kısa demiştik di mi? J

2)    Nural hanım, yaşam felsefeniz hakkında bize ne söylebilirsiniz? Kısaca paylaşabilir misiniz?
Aslında yaşam felsefemi özetleyen en kısa cümle “Her gün yeni bir başlangıçtır!”  Başladığımız her yeni günün başlangıç yapabilmemiz için verilmiş yeni bir fırsat olduğunu düşünüyorum. Dolayısı ile benim hayatımda “keşke”lere yer yok!

3)    Hayatta olmazsa olmazlarınız nelerdir?
          Eşim, evim, ailem ve dostlarım…

4)    “NRL blogun’’kuruluş öyküsünü anlatabilir misiniz?
Bundan 5 sene evveldi… İnternette gezerken tesadüfen yolum düştü blogcuya. Bir blog yazısıydı ama blog kimindi ve ne hakkında araştırma yaparken kendimi orada buldum orasını hiç hatırlamıyorum. Sonrasında kayıt oldum ve günlerce uğramadım, çünkü bir bloğum bile olduğunu unutmuştum J Yine bir gün aklıma geliverdi ve şifresini zar zor hatırlayıp ilk yazımı not düştüm. İlk zamanlarda ne yazacağımı kestiremiyordum ve benim için not defteri görevi gördü. Görsellik açısından vasat bir blogtu. Bu beni rahatsız ediyordu çünkü beni yansıtmıyordu. İşte ilk adımı asıl ondan sonra attım diyebilirim… Sonrası html kodları, şablon denemeleri vesaire… Öğrendikçe değişen, kendini sürekli yenileyen son birkaç senedir kendini bulmuş “hah, tamam tümüyle beni yansıtıyor” dediğim içime sinen bir blog, adeta 2. evim! J


5)    Sahip olduğunuz blogun misyonu nedir?
Blogta bir misyon edinmedim açıkçası… Tüm kategorileri benim ilgi alanlarımdan oluşan öğrendiğim her yeni şeyi paylaştığım, benimle ortak ilgi alanlarına sahip insanlarla buluştuğum bir yer burası…

6)    Sahip olduğunuz sosyal paylaşım sitenizin vizyonu nedir?

Okuyucu kitlesinin günden güne genişliyor olması beni mutlu ediyor. Buradan yola çıkarak daha geniş kitlelere ulaşmak olabilir.

7)    Biliyorsunuz ki, blogcu ailesinde herkesin kendine ait bir blogu bulunmakta. Dolayısıyla diğer kullanıcılar neden NRL blogu ziyaret etmeli? Veya başka bir değişle NRL blogu diğer bloglardan farkı nedir?
Bilemiyorum ki bu farkı aslında en iyi okuyucu yanıtlar şimdi ne söylesem ukalalık olucak gibi geldi! J Herkesin blogu kendine özel!

8)    NRL blogun özgün yanlarına kısaca değinebilir misiniz?
Biraz evvel blog hikâyesin de anlatmaya çalıştığımda buydu aslında. Görsellik açısından olsun, konu seçimleri açısından olsun tamamen beni yansıtan bir blog… Bir eşi yoktur! Çünkü her şeyini emek emek ben oluşturdum.

9)    Yanlış hatırlamıyorsam, bloğunuz 2007 Mart ayının en iyi bloğu seçilmiş. Başarının sırrını bizimle paylaşabilir misiniz?
Evet, tamamen tesadüfen ve son anda katıldığım bloglar arası bir yarışmaydı ve o dönemlerde ilkti böyle bir yarışma. “Kendimi doğru ifade edebilmişim, ne mutlu” dedirten bir sonuçtu benim için… Yaptığınız işi ciddiye almak! Başarının sırrı her şeyde bu değil midir? Bir post’u hazırlarken resim seçiminden, imla diline kadar her şeyi büyük bir titizlikle gözden geçiririm. Okuyucunun gözüne batacak en ufak bir pürüz olsun istemem. Bu benim ruhumla da alakalı biraz galiba. Her şeyde bakışım biraz haddinden fazla mükemmeliyetçidir.


10)                       2011 yılında NRL blog olarak okuyucularına ne gibi yenilikler sunacak? Sosyal bir mesajı olacak mı?
           Aynı çizgide devam edicek J



11)                       Sizce blog hayatında kalıcı olmanın püf noktalarını anlatabilir misiniz?
Gerçekten hangi konuda yoğunlaşmak istediğinize karar verin. Düzenli yazın. Yazdıklarınızı kontrol etmeden asla yayına girmeyin… Düzgün bir imla kullanın. Bloğunuzun tasarımı göze hitap etmeli ama göz yoran dikkati dağıtan bir tarzda olmasın gibi… Alıntı yapıyorsanız bunu mutlaka belirtin.


12)                       Son olarak okuyucularınıza buradan iletmek istediğiniz bir mesajınız var mı?
Benim bloga başladığım günden beri devam eden müthiş vefalı takipçilerim vardır… Onları çok seviyorum! Ve pek tabii tüm okuyucularımı da..! J Hepsine sevgilerimi yolluyorum.


Note:2011 yılında davet edeceğimiz blogcuların yayın tarihleri aşağıda verilmiştir.

a.    2010 aralık ayı konuğumuz:Nrl Blog kurucusu(yapıldı)
b.    2011 ocak ayı konuğumuz:looywoman
c.     2011 şubat ayı konuğumuz:nihansu hanım
d.    2011 mart ayının konuğumuz:günaydın hanım


BİZİ TAKİP ETMEĞE DEVAM EDİN…..FARKI BİZİMLE YAŞAYIN…..



Mayıs Ayının Özel Konuğu Serpilce

Herkese merhaba diliyorum.
Geçen sene hatırlıyorsanız nural abla ile güzel bir röpörtaj gerçekleştirmiştik.Bu senede gelenek devam etsin dedik ve kolları sıvadık.
Bu yazın dizimde değerli büyüğümüz Serpil abla ile tatlı bir söyleşi gerçekleştireceğiz.Yazımız iki ana kısımda oluşmakta.Birinci kısımda; yazarımızın hayata bakış acısı ve ilgi alanları olacak.İkinci kısımda ise yazarımızın,sahip olduğu sosyal paylaşım sitesi olan blogu hakkında olacak.Sözü daha fazla uzutmağa  gerek var mı sizce?O halde sıcak söyleşimize hemen başlayalım.
Söyleşiyi hazırlayan yazarımız:onur Kahraman
Söyleşi sahibi yazarımız:serpil hanım sitesi[Tıkla]
Efendim, öncelikle olarak davetimi kabul edip değerli zamanınızı bize ayırdığınız için teşekkür ediyorum. Ve hoş geldiniz diyorum.
1-İlk olarak bize biraz kendinizden bahseder misiniz?
(S)       HOŞBULDUK…
Bu güzel ve ince davet için teşekkürler.
1-Hayatı yaşama ya değer bulan bir insanım..Duygusalım bir o kadar
çocuk Hayata anlam katmayı ve doya doya yaşamayı seviyorum.Küçük
şeylerden mutlu olmayı bilirim….Güneşe gülümsemeyi, sokaklarda
çocuklar gibi kaldırım kenarlarında yürümeyi..Yağmur yağdığında kaçmak
yerine ıslamayı seviyorum..Güzel bakan güzel görür misali…Diğer bir
adıyla hayat biricik kızım.
2-Serpil hanım,yaşam felsefeniz hakkında bize ne söylebilirsiniz?
(S) dürüst ol…seviyeli ol…Hayat seni sevsin sende hayatı sev.
Günümüzün karmakarışık ,
Sadece  çıkar dünyasında sadeliği ve içtenliği yalansız,
çıkarsız…..Bütün sevdiklerimle yaşamak..Zamanımızda  bu tür erdemler
kalmadı…
Bu noktada yazarımızı biraz daha yakından tanımaya nedersiniz?Bundan sonraki sorularımız tanımaya yönelik olacak.Hadi bakalım!
3-Serpil hanım, ilgi alanlarınızdan bize bahsebilirmisiniz?Bu konuda umarım ketum davranmazsınız.
(S) Okumayı ve yazmayı seviyorum..Okumak bir tutku..Yazmak dünyanın
diğer adı..Günümüzün diğer hastalığı internet ve bilgisayar dünyasının
sonsuz bilgilerini öğrenmek… paylaşmak…Sanalı gerçek dünyanın
renkleriyle sevdirmek..
*Bir yazar olarak muhakkak kitap okuyorsunuzdur.Özel ilgi alanıma girdiği için kitaplara biraz daha geniş yer ayırmak istiyorum ve sorularımı şu yönde sormak istiyorum:
a)Kitap alırken nelere dikkat ediyorsunuz)
(S) Birincisi emeğe saygı ..Korsan olmamasına..Popülerlik önemli
değil..Önemli olan elime aldığımda bana ve başkalrına ilham
verip..Düşünce dünyasının bir parçası olabilmeyi becerebilmesi.
b) Hangi tür kitaplar okuyorsunuz?
(S) Her türlü kitapları okumaya çalışıyorum..Sadece bir şekle bağlanmak
düşünce dünyasını  daraltır..Uç noktalarda olmadan kendine ve
insanlara zarar  vermeden, düşünce dünyasında her birine biraz pay
vermek  gerekir
c) okuduğunuz kitaplar sizi ne  yönde etkiledi?
(S) Kendi kurallarıma uyduğu kadar etkilemesine izin veririm..Önemli
olan bir şeyler kazandırması..Aldığım şeyler çok önemli..Yoksa birkaç
cümlenin içine sakalnıp kalmam..Önemli olan o birkaç cümlenin içinde
küçük bir dünyayı yazabilmek..Etkilemesi de önemli tabi..En çok da
mevnevi…Mesnevi ilahı ve dünyevi aşkla dünyamı aydınlattı..Her
cümlesi ayrı bir yürek ölçüsü, ayrı bir bamteli..
d) En sevdiğiniz yazalar kim veya kimlerdir? Şu yazardan etkilendiğim diyebileceğiniz bir yazar var mı varsa hangi yönleri sizi etkiledi?
(S) Okumayı sevdiğim için hepsini ayrı seviyorum..Ama ilokul
yıllarımda Ahmet Günbay  Yıldız.ın tüm kiyaplarını okudum..Ortaokul da
polisiye romanlar ve edebi romanlar daha çok
ilgimi çekmeye başlamıştı.. Peyami sefa, Mehmet Rauf ..Agatta cristin
in cinayetleri çözüşü
çocuk aklımızca çok usataca bulur..Çok hoşumuza giderdi.Kısacası siyah
kaitaplar serisi...
aynı zamanda Jane Agustien in aşk ve guru sersi aşka ayrı bir soluk
getirmişti bende..İngilizlerin buz gibi soğuk aşklarında, ince ince
sevgiye dokunmalarını buldum..Sonrası Ömer seyfattin den
tutki..Dostoyevski, Maksim gorki, Charles Dickens ....daha adını
sayamadıklarım..son aylarda okuduklarım ise..Erdal Demirkıran farlklı
bir insan..:) Elif Şafak.. Kahraman tazeoğlu Sinan yağmur..Şu sıralar
Libra Bray serisine başladım..kısmetse Stephenie Meyer  devam
edeceğim...
e) Okurlarınız için tavsiye edebileceğiniz yazarlar kimler olabilir mesela?
(S) Dediğim gibi hepsini bir kalıba sokmak ..Sadece bir çiçekten bal
almak gibi.O zaman bal bal.. bal olmaz..Balı yarım bırakır..Düşünce
dünyası ahenktir.Her ç.içekten bal almak gerekir..
Önce kendi yazarlarımızdan başlasınlar..Sinan yağmur. Zülfü Livaneli.
Orhan pamuk.. Turgut özakman..ayşe kulin ipek ongun...gib...
4-Gelelim en can alıcı sorumuza:Yazma eylemi sizin için ne ifade ediyor?Bu soruda bütün yaratılıcığınızı konuşturmanızı bekliyorum.
(S) Yazmak hayata tutunduğum, en büyük  serüvenim,,İçimde sakladığım.,
büyüttüğüm, ayrılık, hüzün, özlem aşk lodosum meltemim..Benim nadide
küçük çocuğum
5- Yazı yazarken düşünsel boyutunuzu neler etkiliyor?
(S) Ruh hali çok önemli.Kolay etkilenmem..Etkilendiğim şeyler beni
anlatıyordur zaten..İlham perilerim geldiğinde kendimi; kendi
dünyamda yazmaya başlamışımdır.
a)Mesala yazılarınızı kurgusal mı veya tamamen yaşanmışlıklar üzerine mi inşa ediyorsunuz?  
(S) Kurgusallık her yazarın en önemli faktörüdür..Bir arkadaşımla
sohbet sırasında..”kafası güzel olan inasanlarla sohbet etmeyi severim
demiştim.”. oda ban acaip bir bakış atıp..”ne yani!!!!!! Sen
sarhoşlarla konuşurken mi alıyosun sohbetin keyfini diye
şaşırmıştı..Ona yaptığım izahta daha da çok şaşırdı..Yaarlar doğuştan
kafası güzel insanlardır.Onların ayrıca bir şay almalarına gerek yok….
Biz yazarların kafasında biraz doğuştan kurgu birazda hatta daha da
fazlasıyla yaşanmışlıklar var.

b) yazılarınız çıkış noktalarından bahsedermisiniz bize?
Yazılarım aşk sevgi..keşke gübümüzde doya doya yaşabilsek..Tene
değil de yüreğe dokunmak..Sevgiyi bağlamak aşka özgürlüğü
sunmak.Kırılan kalbin arkasında bıraktığı hüzne ayrılığa yalnızlığa
dost olmak..Giden sevgiliye ayrı isyan açmak..Ağıtlar yakıp..zılgırlar
çekmek gibi..
yada küçük bir çocuk olup, Bir köşede sessizce elinden giden
sevgilinin dönüşünü beklemek..Yarın olacak bayram olacak..Veeee ben
yine aşk, sevgi, özlem adına sevgiler yazacağım..

6- yazmak ve okumak arasındaki farklardan bahsebilirmisiniz?sizce hangisi önemli?

(S) Yazmak önemlidir..Ama okumadan bir düşünce dünyası kurmadan Kendi
baharında taze çiçekler açtırmadan..Nasıl bir bahar yaşarsın
ki!!!!yazarsın ki!! . Önce nadide çiçeklerden almalı..Onu sevmeli çok
sevmeli…Sevmeli ki, içindeki sırra aşina olabilesin..kelimeler
tercüman olmaz yoksa..Yazmak gönül türküsüdür..Önce oku ki!!!!
Gönlünün her teline ayrı nakarat versin..



7- iyi bir yazar olmanın püf noktaları sizce nelerdir?

(S) HER şeyden önce üretmek, seni okuyan insanların yazı ve şiirlerinde
kendilerini bulmaları..Bir şeylere sevinir üzülürken Onların kalbinin
sesi olabilmen önemli..Onların kalbindeki sevgiye aşka. Ayrılığa hüzne
harf harf nota nota besteler yazmam.Sessiz duyguların sesi
olmam.Okurlarına saygı duymak, Çünkü sevgi, saygı dürüslük olan her
yerde..Kocaman bir sevgi yumağı olur.Tek bir yürek değil, binlerce
yürek olursun..Yani hepsiyle ayrı ayrı dünyalarda buluşursun..


8- okuyuclarınız belki merak ediyorlardır,onların duygularına tercüman olamak adına şöyle bir soru sormak istiyorum:serpil hanımın bir günü nasıl geçiyor biraz anlatabilirmisiniz?

(S) )..Çalışan bir insanım ..Okumak yazmak..dostlarımla bir şeyler
apylaşmak dışında..Diğer mesleğim muhasebecilik yapıyorum..Birazda
rakamları konuşt-uruyorum.. Evimde, evimin annesi kadını
olurum..Ailemle vakit geçiririm..Ailemle vakit geçirmek benim için çok
önemlidir.
9- Etkilendiğiniz ve örnek aldığınız tarihten günümüzde yaşayan veya ailenizden bir kişilik var mı_? Varsa kim_?
(S) Tarihten günümüze çok değerli yazarlarımız var. Ama ben büyük
dedemi örnek almışım çok okuyan Sohbet meclislerinde, insanların
sohbetinden keyif alan biriydi…Sadece okuduğunda yada sohbet ettiğinde
değil . Sukunetinin bile ayrı bir havası vardı.Ayrı dille sesizliğe
haykırırdı..Onun sessiz hallerinde bile düşünce dünyasında  ne
fırtınalar kopartıyor..Sesiz hallerimi hep ona benzetmişimdir
10- Geleceğe yönelik hayalleriniz ve planlarınız nelerdir_? Özeliklede projelerinizden biraz bahsetmek istermisizniz?Okuyucularınız merakla bekliyorlardır.
(S) İşimde çok iyi olmak..İşte klasik bir cevap İleri ki zamanlarda
yazılarımı kitap haline getirip, dostlarımla paylaşkmak istiyorum.Her
okuyucum da bir ben olmak istiyorum..
11- hayatınızda olmazsa olmazlarınız nelerdir?

(S) Özel olarak kızım, eşim ailem doslarım arkadaşlarım kitaplar ve
tabi ki de yazarlarım
Şu nokta yazarımızın hayata bakıs acısı ve nelerden hoslandığına daiar kesitler sunduk.Şimdi ise asıl konumuz olan okuyucuları da ilgilendiren kısmana:blogger.

12- Yazarı olduğunuz blogunuz kuruluş öyküsünden biraz bahsedebilir misiniz?Sizi  blog kurmaya sevk eden faktörler nelerdi mesala?

(S) Okul yıllarımdan bu yana yazarım.küçük yazılar, şiirler, sözler,Bir
çok defter tğkkettim..Bir  kaç yıl öncesi sanalda  okuma alışkanlığım
var..Yazmak ziyade yorum bırakırdım..Yorumlarım kısa şiirlerim çok
beğenilirdi..En sonunda kendime bir blog açtım….Yazmaya
başladım..Değerli dotlsrımın ve okuyucularımın beğenileride bana
destek oldu.Sonra Bir web sitesi ve bloggerde ayrı bir site şimdi
sizlerleyim…Artık defter tüketmiyorum

13-Sahip olduğunuz blogun misyonu nedir?

(S) Blog da ve sitemde misyonum..Duyguların dili olabilmek..Sevgi
sonsuzdur..Duyguların birleştiği dünyada..Her bir gönlün ayrı bir bam
teline  dokunmak..duygulara tercüman olmak.Sessiz çığlıkların sesi
olabilmek..Yazamadıkları, daha çok yaşanılan, yaşanılmayan  günümüzün
en büyük çaresiz hastalığı aşkı sevgiyi yazıyorum..Hastalığı  diyorum
çünkü,iyileşmeyen bir hastalık..Önemini ve anlamını yitirmiş durumda(

14-Sahip olduğunuz sosyal paylaşım sitenizin vizyonu nedir?

(S) Yıllardan bir gün , belkide zamanın en güzel olduğu anlar..Diye
başlayan en güzel aşk masallarının anlatıldığı tarihler gibi
yaşamalıydık..Adına aşk denilen o tarihde kutsal olup..günümüzde
sadece tene dayandırılan o güzel duyguyu..Tarihler mi!! yanlış yazmış,
yoksa biz mi! yanlış anlamışız..şimdilerde www.duyguevi.com da o güzel
duyguları yazmaya taçlandırmaya çalışıyorum

15-Biliyorsunuz ki, blogcu ailesinde herkesin kendine ait bir blogu bulunmakta. Dolayısıyla diğer kullanıcılar neden  blogu ziyaret etmeli? Veya başka bir değişle blogunuzun diğer bloglardan farkı nedir?

(S) Bunu en iyi okuyucularım söylüyor..Bu konuda fazla bir şey
söylemeye gerek yok..:)

16-Sizden blogunuz kısa bir tahliliniz yapmanızı istesek neler yazardınız?
a)artı yanları nelerdir?
(S) Bir çok okuyucumun duygularına tercüman olmak.Onları
anlamak..Onlarla birlikte olmak....Bazen kelimeler içinde birikir..Nasıl
ne zaman yerine koyamacağımızı bilemeyiz..Duyguevinde ve blogumda bunu
hedefledim.Duygularıa tercüman olmak istedim.Bunu da başardığımı
sevgili takipçilerim gösterdi..
b)eksi yanları nelerdir?

(S) eksik yan bilemiyorum..Hiç böle tepki almadım..

c)gerek yazın türü gerek ise uslubunuz hakkında biraz bahsedebilirmisiniz?

17-2012 yılında (.......) blog olarak okuyucularına ne gibi yenilikler sunacak? Sosyal bir mesajı olacak mı?
(S) Tabi tarzım çok da değişme yapmadan..Kitap olarak onlara
yöneleceğim.Arıca bir sayfa açıp..biraz topsallar olaylara yer
verceğim..Aşk sevgi güzeldir..Ayrılıpta içinde büyüttüğü özlemin
ayrılığın insanlardaki yansımalarını yazacağım.
18-Sizce blog hayatında kalıcı olmanın püf noktalarını anlatabilir misiniz?

(S) Birincisi..Aldatıcı olmamak..İkincisi üretmek..Okuyucularınla her
zaman seviyeli olmak....Çünkü okuyan bir şeyler almak için okurlar. Ne
kadar ciddi olduklarına bakarlar..Doğallığı, sevecen oluşu, kendini
buluşu çok önemlidir..

19-Son olarak okuyucularınıza buradan iletmek istediğiniz bir mesajınız var mı?

(S) Benim blogcuda başlayıp..Diğer sosyal paylaşım sitelri dahil bir çok
vefalı takipçilerim var..Onları ve tüm dostlarımı çok
seviyorum..Hepsine sonsuz sevgi ve saygılarımıyolluyorum..Bu dünya
iyiki varsınız dediklerimdensiniz.

Evet sevgili okuyucularım,mayıs ayının konugu serpil abla idi.Söyleşimiz çok sanlıcı başladı ama güzel son buldu.Kendisine buradan  değerli vaktini ayırıp soruları tüm samimiyeti ile cevapladığı için huzurlarınızda teşekkür ediyorum.

Gelecek ayın söyleşi konuğumuzu bir dahi yazımda belirteceğim.Hepisinize esenlikler diliyorum.Farkı bizimle yaşayın.Bizi izlemeye devam edin.






 
Support : Creating Website | Johny Template | Mas Template
Copyright © 2011. Tapusuz seyyah:Gezdiklerim,okuduklarım - All Rights Reserved
Template Created by Creating Website Published by Mas Template
Proudly powered by Blogger